Depresyon, insanlar zaman zaman kendilerini mutsuz ve huzursuz hissetmelerine neden olan bir ruhsal hastalıktır. Bu durumun çeşitli sebepleri olabilir. Kimi insanlar sevdiğinden ayrılır, kimileri işinden ayrılır, bazıları ise ailevi sorunlar nedeniyle ruhsal bunalıma girer. Aslında, bu tür üzüntü ve sıkıntılar normal yaşamın bir parçasıdır. Ancak, bu duyguların uzun süre devam etmesi ciddi sorunlara yol açabilir. Sürekli olarak bu tür duyguların hissedilmesi, kişiyi ruhsal bunalıma sürükler ve bu durum depresyon hastalığı olarak adlandırılır. Depresyon, duygu ve düşünceleri etkileyen bir hastalıktır ve tedavi edilmezse günler, aylar hatta ömür boyu sürebilir.

Yaşam boyunca depresyona girme oranı %15'tir. Kadınlarda ise bu oran %25'tir. Kadınlarda depresyon oranının daha yüksek olmasının nedeni hormonal değişikliklerdir. Gebelik dönemi, doğum sonrası ve menopoz dönemi gibi hormonal değişikliklerin yoğun olduğu dönemlerde depresyon riski artar. Genellikle 20-50 yaş arasında görülür. Depresyon hastalığı süresince kişiler ilgisizlik şikayetinde bulunabilirler ve ilgi beklerler ancak bunu söyleyemezler. Bu nedenle, kişiye destek gerekmektedir.

Depresyon tedavisi genellikle antidepresanlar ve psikolojik desteklerle yapılır. Bu yöntemlerle tedavinin başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak, bu durum kişiden kişiye değişir; bazı insanlarda tedavi süreci oldukça zordur. Konuşma terapisi bazen gerekli olabilir. Hastayı anlamak bu dönemde çok önemlidir. Hastaya onu anladığınızı hissettirip güven vermek gerekir. Sorunların nedenini diyalog kurarak öğrenebilir ve hastaya yardımcı olabiliriz. Eğer hasta bulunduğu ortamda mutsuz ve huzursuz ise, ortam değiştirmesi ve kafa dağıtması iyi bir tedavi yöntemidir. Bu süreçte hastayı anlayıp dinlemek, onunla konuşmak ve zaman tanımak önemlidir. Daha ağır vakalarda ilaç tedavisi uygulanmalıdır.